8 Ekim 2016 Cumartesi

VATAN YAHUT SİYASET

Şimdi okuyacağınız yazı daha öncekiler gibi bir makale veyahut resmi bir yazı değildir.Bu seferlik bunun böyle olmaması icap etti.Zannediyorum ki meramımı daha iyi aktarabileceğim bu şekilde.Madem samimi bir dille başlayacağız selamsız geçmeyelim.

Esselamü Aleyküm ve Rahmetullah

Çok fazla sevinçliyim.Biraz da sıkıntı var içimde....Olayı baştan anlatayım.Birkaç gün önce tesadüfen bir ekrana bakarken Türkiye'de 'çok ciddi' denile(meyecek)bilecek bir gelişmenin haberi geçti.Birazdan etraflıca anlatacağım.Fakat şurada biraz durmak istiyorum ve beni yazmaya iten şey de aslında bu.Genel olarak yazarım ve bunu üzerinden aylar geçtikten sonra yayınlarım.Fakat burada hemen ufakta olsa bir yel estirmenin elzem olduğunu gördüm.Birkaç gündür fırsat bulamadım.Bugün ne olursa olsun uykumdan değil herşeyden feragat edip buraya bunu yazacağım dedim.Neyse konuya geçelim.O haber Türkiye'de enerji alanında faaliyet gösteren bir firmanın bir ofisindeki küçük ekranda -konuklar beklerken sıkılmasın diye konulan ekranda- yayınlandı.Televizyon izlemiyorum fakat bu haberin öyle televizyonda çok yankı bulmadığına da eminim.Keza konuya ilgili olan biri olarak internette dahi böyle bir şeye rastlamadım.Şimdi haberi aktaracağım fakat önce şu 'neden ben bunu duymadım' hatta okuduktan sonra 'neden biz bunu duymadık' sorusunun cevabını vereyim.Çünkü Arınç bir gazeteye çıkıp eski partisini yermedi.Çünkü Davutoğlu Hoca istifa etmedi.Çünkü Feytullahçı Terör Örgütü'nün elebaşı çıkıp yine saçma sapan bir videosunu servis etmedi.Çünkü Reis bir konuşmasında daha Batı'ya haddini bildirmedi.Çünkü Binali Yıldırım çıkıp bir espri daha yapmadı.Bahçeli muhaliflerine sallamadı.Kılıçdaroğlu yine malum örgütleri destekleyici konuşmadı.Neyse biraz daha örnek versem kapatırsınız herhalde...Dikkat edilirse örnekler önem sırası mahiyetinde karışık örnekler...geçmişten iz bırakanlar, şimdikiler vs..Şimdi bunların arasında en önemsizi herhalde Başbakanımızın esprileridir.Onu ele alalım.Başbakanımız çıkıyor bir konuşmasında bir fıkra anlatıyor ve ertesi gün manşetlerin üst kısmında bunlar yer alıyor.Bunun gibi birçok olmasa daha iyi olurlar gündemi oyalıyor da oyalıyor.Birazdan aktaracağım olay ise köşede ufak bir görsel ile 2 satır geçiyor ve olay kapanıyor.Şikayet ettiğim mevzuyu anlatayım gün geçtikçe daha fazla siyasete maruz kalıyoruz.Siyaset gün geçtikçe daha belirleyici oluyor ve işin kötüsü bu mefhum pamuk ipliğine bağlı bir mefhum...Günün şartlarına göre değişen bir hal sanatı !

Ülkedeki medyanın genel mantık çerçevesi bu...Bir örnek vereceğim.Türkiye'de trajik bir rahatsızlık var.Yeni bir avm veyahut toplu bir sosyal alan inşa ediliyor ve mescidler gidiliyor en aşağı kata otoparkın en kuytu köşesinde soğuk, loş, depodan bozma bir yere konuşlandırılıyor.Bu artık kültür haline gelmiş, mantığa yerleşmiş..Bir mescidin orada olma zorunluluğunu insanoğlu sorgulamaz.Aynı şekilde medyadaki hastalıkta bunun bir benzeri.Nerede 4 partiden herhangi bir siyasi açıklama yapar -boş ya da dolu- ilk sayfalara onlar konur ve aslında faydalı olan şeyler gazetenin, televizyonun, kanalın websitesinin en soğuk, loş, depodan bozma yerine dizilir.Kimse bu niye burada demez.Okumaz bile çünkü görmez ki...Gidip Sinan Oğan'ın bugün nerede hangi kafede konuşacağını okur acaba ne olacak deriz.Çok gerekli hakikaten....Diğer yerlere dakikamızı ayırmamak için muazzam öneme sahip bir konu.

Sitem! Sitem! Sitem! Tabi şimdi acaba ne gördüm onu anlatmam gerekiyor artık.Şimdi aldığım haberi okuyunca 'buraya kadar getirdin bizi birşey oldu sanmıştık' gibi cümleleri, okuyan 2 kişiden 1'i kuracaktır maalesef.Nedeni yine o malum şeyler..Mantığa oturtulmuş durumlar...Yani bir gazete nasıl olur da bir siyasinin sözleri ile başlamaz !

Ofisteki o ekranda aldığım haberi tebessümler içinde veriyorum.TÜRKİYE UZAY AJANSI KURULUYOR.Bu arada bu haber Bakanımızın tek bir cümlesi eşliğinde geçti...!Zannediyorum ki buraya kadar anlatmak istediğim temel şeyi anlattım.Gelin bir de bu ajanstan bahsetmek için mevzuya ara verelim.Türkiye'nin TÜBİTAK bünyesinde uzay araştırmaları yapan bir birimi var.Dünya'daki uzay ajansları insanlı hava aracı+fırlatma aracı+yapay uydu gibi hizmetleri sağlarken bu birim sadece yapay uydu üretebiliyor ve üretilen uyduyu Çin altyapısını kullanarak uzaya fırlatıyor.Bunun ötesine geçmiş dünyada tek bir İslam ülkesi yok henüz.Malezya, Endonezya ve Pakistan'ın kendilerine ait bir uzay ajansı var fakat alandaki başarıları Türkiye'dekinden farklı değil.Şimdi Türkiye bu araştırmalarını 65. hükümet eylem planı çerçevesinde tek bir elde toplayacak bir yapıya sahip olmanın alt yapılarını hazırladı ve yeni yasama yılında meclise sevkedecek.Umuyorum ki bunun ötesine geçmiş bir İslam ülkesi olacağız.Ajansın merkezi Ankara'da olacak ve yine başkent sınırları içerisinde bir uydu fırlatma rampası kurulacak.Haberi alıp konuyu araştırdıkça farklı enteresan bilgiler de edindim.Türkiye(Devlet-i Aliyye) 1856'da Uluslararası Telgraf Mukavelesi'ni imzalayıp 31, 42 ve 50 derecedeki yörüngelerde hak elde eden 30 ülkeden biri olmuş.Buna dahil olmayan ülkeler yörüngenin kirasını ev sahibine ödemek suretiyle uydularını fırlatabiliyor.Bu da bir korsan bilgi olsun :)...Yapısı açıklanmadığı için henüz net bir bilgiye ulaşamadığımız ajans hakkında bunlar gibi ufak tefek bilgiler aktarılıyor.Sevindirici bir diğer bilgi de bu ajansın direk Binali Yıldırım'a bağlanacağı...Bu çerçevede Uzay Stratejileri Yüksek Kurulu oluşturulacak ve bu kurula direk Başbakan başkanlık edecek.Yani işlerin birinci elden takibi için bu önemli...

Şimdi mevzumuza dönelim ve 3-5 kelam edip bırakalım.15 Temmuz trajedisi okulların ilk açıldığı gün genelge ile okullarda anlatıldı.Buna bir vatansever olarak gram itirazım yok elbette.Tutup Uzay Ajansı'na da bir gün ayrılsın çocuklara bu da anlatılsın da demiyorum.Aliya bir kitabında okullarda eleştirel düşünce dersi açılmalı diyor.Aliya bunu neden diyor?Konuyla alakalı bir eksiklik hissettiği için söylüyor.Bunu desteklemekle birlikte bende 'Teknoloji Tasarım' gibi bir dersin içerisinde çocuklara hatta daha elzem olarak üniversitelilere Türkiye'de bunların da olduğunu anlatmak lazım diyorum.Çünkü bunlar ne lanet olası sosyal medya hesaplarımızda ne okullarımızda ne üyesi olduğumuz derneklerde karşımıza çıkıyor.Bu ders neden elzemdir? Çünkü bir insanın ideolojisindeki o kahramanlığı ısıtıp sunmaktan daha etkili bir şekilde insanı dinamikleştirir ve daha hızlı pozitif sonuçlar verir.Bir kafatasçı Timur'un topal ayağı ile neler yaptığını anlatarak eline birşeyin geçmediğini anlamalı artık.Veyahut bir Müslüman Selahattin Eyyubi için boş çene yapmamalı.(Yeri gelmişken Che Guevera da bunlara dahil).Şimdi hemen sivri uçları kabaran insanlara şunu söyleyeyim.Bunlar elbette önemli şeyler..Fakat artık dünyayı geçmişteki atalarımızın yönetmediği gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor.Artık bizi kurtaracak şeyin ilim olduğunu anlamamız gerekiyor.Bizi ne Zülfikar, ne Altı Ok, ne de doru tay bir yerlere getirecek.Bizi Temel Kotil'in çabalarıyla bu seviyeye gelen Türk Havayolları, son dönemlerde atılım gerçekleştiren Torku, yardım eliyle Türkiye markasını suya hasret beldelere ulaştıran TİKA bir yerlere getirecek.Fakat  ilk başta bahsettiğimiz gibi siyasete çok fazla maruz kalıyoruz.Bu gibi gelişmeler 2 satırla okunamazken, Kılıçdaroğlu'nun kızının rezidanslarını günlerce konuşuyoruz.Aklımızı başımıza devşirip eğitim meselesini her bir fert olarak ayrı ayrı kendimize dert edinmemiz gerekiyor.Ümitvarım...Allah yar ve yardımcımız olsun.

SELAM VE DUA İLE